İSTANBUL'DA SAKLI BİR MÜZE
Posta gazetesinin Hilmi Nakipoğlu Fotoğraf Müzesi hakkında yaptığı haberler ve bunun ile alakalı müzemizi temsil eden fotoğraflar kullanarak yapmış olduğu haber için Camera Museum olarak teşekkürlerimizi sunarız..
İstanbul'da bir fotoğraf makinesi müzesi olduğunu biliyor muydunuz? İşadamı Hilmi Nakipoğlu'nun fotoğraf makinesi koleksiyonu, alanında Türkiye'nin ilk ve tek müzesi. Nakipoğlu'nun 1960'lı yıllardan bu yana topladığı 900 fotoğraf makinesi, Bakırköy'deki Nefus Nakipoğlu Zihinsel Engelliler Okulu'nun üst katındaki müzede sergileniyor. Müzede bulunan en eski fotoğraf makinesi 1896 tarihli.
Hilmi Nakipoğlu müteahhit. Ama görsel sanatlara her zaman ilgisi olmuş. Bu yüzden müteahhitlik yaparken bir yandan da fotoğrafla ilgilenmiş. Bu alandaki kariyerine 6x6 ve 6x9 filmler ile siyah beyaz fotoğrafları basarak başlamış.
Ardından eski fotoğrafları ve fotoğraf makineleri toplamış. Yıllar geçtikçe koleksiyonunu zenginleştirmiş. Nakipoğlu, bugün Türkiye’de var olan en büyük fotoğraf makinesi ve malzemeleri koleksiyonuna sahip.
Hilmi Bey yarım asrı aşkın süredir topladığı koleksiyonunu, Bakırköy’de annesinin adına yapmış oldukları Nefus Nakipoğlu Zihinsel Engelliler Okulu’nun en üst katında açtığı Camera Museum’da sergiliyor.
Müzede fotoğraf makinelerinin tarihsel ve teknolojik değişimlerini örnekleriyle görüyorsunuz. Bu müthiş müze; iletişim liseleri, iletişim fakülteleri ve fotoğraf meraklıları tarafından ziyaret ediliyor. Nakipoğlu’nun fotoğrafa olan tutkusu, çok küçük yaşlarında başlamış. Annesinin ahşap çeyiz sandığını karanlık oda gibi kullanmış önce. İlk kontak baskı fotoğraf banyosu denemesini böyle gerçekleştirmiş.
Ortaokul ve lise yıllarında, okulun tüm kültürel ve sanatsal faaliyetlerinin fotoğraflanması işi ondan sorulurmuş. Hatta bir fotoğraf kulübü kurmuş. Harçlıklarını biriktirerek satın aldığı 6x6 plastik Ferrania marka makinesiyle ilk fotoğraf çekimlerini gerçekleştirmiş.
Daha sonra Rus malı Zorki marka makineye kendi deyimiyle “terfi etmiş”. Büyüdükçe eski fotoğraf makinelerinin peşinden koşmuş. Bit pazarlarında, eskici dükkanlarında dolaşmış hep. Sonuçta da işte bu fotoğraf müzesi doğmuş.
SAVAŞ GÖRMÜŞ MAKİNELER
Hilmi Bey, fotoğraf makinelerinin metal, ahşap veya deriden ibaret olmadığını düşünüyor. “Her makinenin acı, tatlı olaylara şahit olduğuna, duygular taşıdıklarına inanıyorum. Savaşlar görmüş makinelerim var. Mutluluklara, yarışmalara, evliliklere şahitlik etmişler” diyor.
Nakipoğlu’nun kurduğu müzede yaklaşık 900 adet fotoğraf makinesi, tarih ve markaları ile sergileniyor. Fotoğrafa dair flaş, pozometre, film, ayaklık, agrandisör, çanta gibi aksesuarlar da aynı anlayışla yerleştirilmiş.
Müzede sergilenen objeler aslında Hilmi Bey’in koleksiyonunun sadece bir bölümü. Bu değerli koleksiyonu oluşturan parçalar 1000’e yakın. Bunlar da zaman içinde tasnif edilerek müzedeki yerini alacak.
EN ESKİSİ 119 YAŞINDA
Sergilenen koleksiyon içindeki en eski parça 1896 tarihini taşıyan 102x52x54 boyutlarında bir fotoğraf makinesi. Nakipoğlu’nun tabiriyle “2 oda 1 salon” bir makine. Alman el yapımı, ahşap ve körüklü makine, yüzyılın başlarında Beyazıt’taki bir fotoğrafhanede kullanılmış.
Emekliye ayrılıp bir depoya atıldıktan yıllar sonra da Nakipoğlu tarafından bulunmuş. Bugünkü makinelere göre eski fotoğraf makinelerinin daha estetik ve zarif olduğunu söylüyor Hilmi Bey. “Daha bir makineye benziyor bunlar.Size güven telkin ediyorlar. Şimdikiler plastik, yere düşse kırılır, pili bitse çalışmaz. Bunlarda öyle bir şey yok.” Hilmi Nakipoğlu, bazı fotoğraf makinelerini toplarken ilginç şeyler yaşadığını söylüyor; “1915 yılına ait, 95 yaşında olan bir makine kazaya uğramış, parçalanmış.
Organlarının bir bölümünü Kadıköy tarafında, lens grubunu müzede, body grubunu Topkapı surlarının dibinde buldum.” Müzede, Kodak Eastman’ın kutu şeklinde yapılmış ilk ahşap modelleri var. 2. Dünya Savaşı sırasında kullanılmış, çakmak cebine sığabilecek büyüklükte casus fotoğraf makineleri çok ilginç.
Metal meşrubat kutusunu andıran fotoğraf makineleri ve daha yüzlercesi de meraklıların akınına uğruyor.